Bu yazımızda sizlere Barok döneme damgasını vurmuş Caravaggio’nun “Judith Holofernes’in Kafasını Keserken“ isimli eserinden bahsedeceğiz.
Michelangelo Merisi da Caravaggio
29 Eylül 1571 – 18 Temmuz 1610 tarihleri arasında yaşayan İtalyan ressamdır. Roma, Napoli, Malta ve Sicilya'da çalışmıştır. Barok sanat akımının ilk büyük sanatçısıdır.
Görselde gördüğümüz Caravaggio’nun portresi Ottavio Leoni tarafından 1621’lerde çizilmiş.
Caravaggio, ismini Milano’da bulunan doğduğu kasabadan almıştır. Caravaggio, güçlü ışık-gölge kullanımı ve resimsel düzenlemeyi dramatik bir açıdan ele alışıyla barok sanatının en özgün uygulayıcılarından biri olmuştur. 1584’te Simone Peterzano’nun yanına 4 yıllığına çırak olarak girmiş, orada çeşitli sanatçılarla bağlantılar kurmuştur. Roma’da çalıştığı dönem yapıtları, sonradan yaptığı eserler kadar dramatik bir anlatım sunmayan kendi portreleri ve ölü doğa resimleridir. Bunlarda güçlü bir ışık gölge kullanılmış ve ayrıntıları özenle betimlemiştir.
Caravaggio’nun öncülüğünü ettiği Barok Dönem önce İtalya’da doğmuş, sonra Avrupa ve hatta Latin Amerika’ya kadar yayılmıştır. Karşı reform hareketi olarak da anılan Barok döneminde sadece dini ögeler değil; dış atmosferdeki coşku ve heyecan da işlenmiştir.
JUDİTH HOLOFERNES’İN KAFASINI KESERKEN (JUDİTH BEHEADİNG HOLOFERNES)
Eserin Yeri :Ulusal Antik Sanat Galerisi, Barberini Sarayı, Roma
Tarih :1598-1599
Dönem :Barok
Caravaggio’nun bu eseri vahşi görünümlü yapısı ve korkusuz dokusuyla oldukça güçlüdür. Eser gerek en ince ayrıntısına kadar işlenmiş yapısıyla, gerekse duygu ve ifadeleri yansıtması bakımından psikolojik çıkarımlara ve yorumlara oldukça müsaittir. Teknik açıdan ışık ve gölge kullanımındaki ustalık, ifadelerin ayrıntılı bir şekilde aktarılması gibi unsurlar Barok döneme damgasını vuran eser olmasını sağlamıştır.
APOKRİF’TEN TUVALE...
Esere konu olan olay İncil’in Apokrif adı verilen ek kısmından alınmıştır. Yahudilerin, Asurlular tarafından işgal edildiği bir dönemde dul kalan korkusuz ve güzel Judith, halkını bu işgalden kurtarabilmek için oldukça tehlikeli bir eylem planlar. Judith, kendi halkına ihanet ediyor gibi görünerek ve yanına sadık hizmetçisi Abra'yı da alarak, Asurlular'ın kampına sızar. Asur generali olan Holofernes'e ve halkına, İsrailoğullarına dair bilgiler verme vaadiyle kandırarak yakınlaşır. Judith, Holofernes'in sarhoş olduğu bir ziyafet gecesinin sonunda, onu çadırında gafil avlar ve başını keser. Elinde generalin başının yer aldığı bir torbayla kamptan ayrılan Judith, tüm Asurlular'a korku salar ve böylelikle kaçıp gitmelerini sağlamış olur. Bu olay, halkını işgalcilerin elinden kurtaran Judith'in ve onun zaferinin sembolü olarak aktarılmaktadır.
İşte Caravaggio da tam olarak olayın yaşandığı anı tezatlıkları kullanarak yansıtmıştır. Karanlık ve aydınlık, ölüm ve yaşam, can almak ve can vermek, yaşlı kadın ve genç kadın, güzellik ve çirkinlik... Tüm bunlarla birlikte diğer bir önemli unsur Caravaggio’nun kullandığı ve sanatta devrim niteliği yaratan teknik “Chiaroscuro”dur. Yani karanlık-aydınlık dengesi. Bu tarz seyirciye etkili bir görsel sunar. Kendisinden sonra birçok ressamı etkilemiştir ve sanat tarihinde önemli başka bir boyut açmıştır.
Solda; yaşadığı olayın şaşkınlığı içerisinde gözleri açılmış; ama artık can vermekte olan olan Holofernes'i, bir eliyle güç alıp kurtulmaya çalışır vaziyette görüyoruz. Güçlü ve kuvvetli bir fiziksel görünümle betimlenen Holofernes can havli ile çarşafı tutmaktadır. Holofernes öylesine beklenmedik bir durumla karşı karşıyadır ki yapabileceği hiçbir şey yoktur.
Eserin sağ tarafına baktığımızda ise yine Barok dönemi özelliklerinden olan tezatlıkla, Judith’in hafif tiksinme ile bakan rahat tavrını, kaslı kolları ile narin duruşunu görmekteyiz.
Yanındaki Abra’nın ise öfkeli ve kindar bakışları dikkati çekmektedir. Bu yaptıklarını Holofernes’in fazlasıyla hakettiğini düşünen bir ifadesi vardır. Bir an önce işlerini bitirip, gitme gayesinde olan biri gibi...
Arkada kullanılan kırmızı perde ise derinlik algısı ve teatral bir hava yaratmak için kullanılmıştır. Hatta Caravaggio’nun bu perdeyi “Meryem’in Ölümü” isimli eserinde de görebiliriz.
Caravaggio’nun bu eserinin konusu, Barok resim sanatının önemli kadın ressamlarından Artemisia Gentileschi’nin tuvaline de yansımıştır. Eserde Caravaggio’nun teknik anlamda kullandığı üslup ve yansımaları görebiliriz.
Caravaggio’nun eserlerine baktığımızda, o eserleri bu denli dikkat çekici yapan unsurların şiddet içermesi olduğunu düşünürüz. Aslında olan, eserlerdeki her bir detayı titizlikle çalışması, duygulara fazlasıyla yer vermesi ve tezatlıkların bir arada uyum içinde olmasıdır. Tıpkı için de bulunduğumuz evrenin bir çok zıtlığından uyum doğması gibi...
Biz de tezatlıklardan doğan uyumu, Caravaggio’nun bu eserinden esinlenerek üretilen ürünlerimize yansıttık. Caravaggio ürünleri için buradaki linke tıklayabilirsiniz.
Yazan: Merve Gökgöz